29 Ocak 2011 Cumartesi

KARS

İşte  yine  Kars'tayım. Yolda  gelirken, kaçıncı  gelişim  diye  düşündüm. İnanın  sayısını  bulmakta  zorlandım. Ama  bu  zorlanma  sadece  Kars'a  özgü  değil. Türkiye  genelinde  bir  dolu  şehire  giderken  bunu  yaşıyorum  artık. İnanırmısınız  özlüyorum.
Kars'ı mı  diye  sorduğunuzu  duyar  gibiyim. Evet  Kars'ı, buradaki  insanları, sokaklarını, Kars  Çayını, parklarını; herşeyi  özlüyor  insan. Bir  müddet  sonra bağımlılık  yapıyor  Anadolu  insanda. Bunu  farkettim. Farkettiğimden  beride, belli  aralıklarla, daha  önceden  gezdiğim  ve  gördüğüm  köyleri, şehirleri  tekrar  tekrar  görmeye  gidiyorum.  Bunun  sonucunda da  Türkiye'nin  bir  dolu  şehrinde, çok  sevdiğim  dostlar  edindim. Artık  biliyorumki, çat  kapı  gittiğimde  beni  açık  kucaklarla  karşılayacak  bir  sürü  dostum  var.
Kars'a  ilk  gelişim, 5-6  sene  önce  Haziran  ayı  başlarındaydı. Tabii  o  zaman  mevsimsel  farklılıkları  yaşamakda  insanı  çok  etkiliyor. Parklarda  çaylar  içmiş, üşümüş  evet  yanlış  duymadınız. Haziran  ayında  hemde  çok  üşümüş,  yeni  yeni  açmaya  başlayan  leylakları  doyasıya  koklayıp  seyretmiştik.
Bu  5-6  sene  zarfında  Kars'ta  bir  dolu  gelişmeler  gözlemledim. İlk  önce;  otel  olarak  tek-tük  o da  çok  rahat  ve  sevimli  olmayan  otellerin  yerine ( oteller  yanlış  oldu,  aslında  kalınabilecek  tek  bir  otel vardı ) , Kars'ın  meşhur  Rus  döneminde  yapılmış  taş  evlerinin,  restorasyonuyla  turizme  kazandırılmış , muhteşem  bir  butik  otel  KAR'S  OTEL  veeee  bu  senede  4  yıldızlı, Kars'ın  en  güzel  yerinde, Kars  Kalesi, Özgürlük  ve  Barış  Anıtı ( başbakanın  ucube  diye  adlandırdığı ) manzaralı  BÜYÜK  KALE  isimli  otel  açıldı.  Otelin  ismi  GRAND  CASTLE  olarak  açıldı.  Ama  açılışta  başbakan  Türkçe  isim  olmasını  uygun  bulduğunu  iletmiş.  Onun  üzerine  ismi  değişti.
Neyse,  bu  seneki  Kars  gezimiz,  özel  bir  ziyaretide  mecburi  kıldı.  Özgürlük  ve  Barış  Anıtı  ziyareti.  Geçen  senede  Kars'a  gezi  düzenlemiştik.  Ama  anıtı  uzaktan  görmek  bize  yetmişti.  Şimdi  dibine  kadar  gidip  poz  poz  resim  çektirdik.  Ne  olu  ne  olmaz.  Bir  daha  gelişimizde  33mt. lik  anıtın  yerinde  yeller  esiyor  olabilir!
Gezilerimizi  araştırmacı - yazar  Ali  Canip  Olgunlu  Bey'le  birlikte  yapıyoruz.  Kendisi  ile  tanışmam,  Böbrek  Vakfı  deyince  akla  ilk  gelen  isim Seval  Abla  ( Ermiş ) 'nın  düzenlediği  Edirne  gezisinde  oldu.  Seval  Abla  vakıf  yararına  düzenlediği  gezilerin  en  en  en  olması  için  çok  çabalar. Anadolu  gezilerine  onun  sayesinde  başladım.  Bende  gezilerimde  onu  örnek  alıyorum. Bu  geziler  sayesinde o  kadar  güzel  dostluklar,  arkadaşlıklar  kurduk  ki,  şimdi  kopamıyoruz.  Fırsat  buldukça  değişik  gezilerde  buluşup  hasret  gideriyoruz  dostlarla.  Ali  Canip  Bey'in  Türkiye  genelinde  kurduğu  dostluklar  ve  sıcak  ilişkiler  sayesinde;  gezi  gruplarımızıda  çok  iyi  oluşturarak,  keyifli  ve  bilgilenmiş  olarak  dönüyoruz  evlerimize.
Bu  ufak  ara  bilgilendirmeden  sonra,  tekrar  Kars  maceramıza  dönelim  isterseniz.  Kars  hakkında  ( haddim  olmayarak ) kısaca  bilgi  vermek  gerekirse,  tabii  bu  arada  öğrendiklerimi  sizinle  paylaşmak çok  hoş.
Şehirlerin  tarihçeleri  ile  ilgili  bilgileri  verirken  Ali  Canip  Bey'in  bilgi  birikiminden  yararlanıyorum.  Haberiniz  olsun.  Her  şeyi  bilmem  mümkün  değil.  Öğreniyorum  ama  hepsini  aklımda  tutamıyorum  detay  detay.
Kars  bildiğiniz  gibi,  Doğu  Anadolu  Bölgemizin  en  yüksek  şehirlerinden  birisi.  Platolar  ve  bölgenin  en  geniş  ovası  Kars  ovası,  ilin  büyük  bölümünü  kaplamakta.  Kafkas'lardan  Anadolu'ya  açılan  en  önemli  kapılardan  biri.  Aynı  zamanda  tarihi  ipek  yolununda  en  önemli  geçiş  noktası  diyebiliriz.
Şehrin  adı,  bir  Türk  boyu  olan  Karsak'tan  geliyor.  M.Ö.  130'dan  filan  bahsediyoruz.  Bunun  için Kars  en  eski  Türkçe  il  adı  unvanını  kazanmış.  Kars'la  ilgili  unutmamamız  gereken  şeylerden  biride,  1855  yılında  aldığı  GAZİ  unvanı.  Ruslarla  yapılan  savaşı  kazanılmasından  sonra  bu  unvan  verilmiş.  Ali  Canip,  birde  1918'de  Ermeni  istilasına  karşı,  Kars  halkının  birleşerek  kurdukları  Cenub - i  Garbi  Kafkas  Hükümeti'nin  unutulmaması  gerektiğini  özellikle  vurgular.
Şimdi  bu  kısacık  bilgilendirmeden  sonra,  Kars'ı  gezelim  ne  dersiniz ?
Kars'ta  iklim  çok  sert  tahmin  ettiğiniz  gibi.  Ama  2  senedir  burada  doğru  dürüst  kar  yağmamış  desem  inanırmısınız.  2  sene  önce  geldiğimde  Çıldır  Gölünde  atlı  kızaklarla  gezmiş  ve  kutuplardaki  gibi    buz  tutmuş  gölün  üzerinde  kırılan  küçük  yerden  tutulan,  muhteşem  SARI  BALIK'ları  afiyetle  yemiştik.  2  senedir  bu  güzelliği  yaşayamıyoruz.  Çünkü  göl  buz  tutmuyor.  Sizin  anlıyacağınız,  Kars  deyince  gözümüzde  canlandırdığımız  o  kar  manzarası  yok  artık.
Uçaktan  inip  şehire  adım  attığımda  zaten  anladım.  Kar  filan  yok,  günlük  güneşlik  ama  tabii  ki  soğuk.  O  kadar  da  olsun  artık.  Geldik  ve  otelimiz  Büyük  Kale'ye  yerleştik.  Bu  sefer  1  gece  Büyük  Kale,  2  gece  Kar's  Otel'de  kaldık.  2  otelde  aynı  caddede  köşeleri  tutmuş.  Tam  ortalarında  da  Kar's  Store  adlı;  nasıl  isimlendireceğimi  bilemedim.  Çünkü  kapıdan  içeri  girdim.  Bu  güne  kadar  eksikliğini  çok  hissettiğim  Kars'la  ilgili  hediyelikler,  el  işleri,  Kars'lı  yazarların  kitaplarının  satıldığı  standlar.  Biraz  ilerliyoruz.....  gürül  gürül  yanan  bir  soba  etrafında  sedirler,  bitki  çayları  ve  kahve  servisi,  tabii ki de  çay.  Kars'ta  çay  içmek  ayrı  bir  keyif.  Gerçekten  tadı  bir  başka.  Niyesini  çözemedim.  Ama  suyundan  olabilir  diye  düşünüyorum.  Bir  başka  bölüm  ortada  bu  sefer  yine  gürül  gürül  yanıyor.  Kuzine.  Evet  evet  yanlış  duymadınız  kuzine.  İçinde  patatesler közleniyor.  Duvarlarda;  siyah - beyaz  eski  Kars  fotoğrafları,  kütüphane  içi  kitap  dolu.  Her  çeşit  kitap  mevcut.  Satın  alabiliyorsunuz.  Bir  başka  odaya  geçiyoruz,  o da  ne ?  Kars'ın  meşhur  kaşarı, gravyeri,  tulumu  veee  yanında  şarap  servisi.  Muhteşem  bir  şarapevi.  Kars  bilirsiniz  hem  de  bir  üniversite  şehri.  Kafkas  Üniversitesinin,  eskiden  askeriyenin  karargah  olarak  kullandığı,  Rus  yapımı  muazzam  binaları  şimdi  üniversite.  2  otelin  tam  ortasında  bu  üniversiteye  bağlı  konservatuar  var.  Yani  gençler  çok  Kars'ta.  Çok  yeni  açılmış  olmasına  rağmen,  Kar's  Store  her  akşam  gençlerle  dolu.
Kars  denince  Kafkas  Halk  oyunları  mutlaka  aklınıza  gelir.  Bu  sene  çok  hoş  bir  mekanda  bu  gösterileri  izleme  fırsatı  yakaladık.  BOLERO.  Cenk  ve  arkadaşları  bizlere  unutulmaz  saatler  yaşattılar.  Bir  çok  kez  izleme  imkanım  olduğu  için  bu  ekibin  profesyonelliği  beni  çok  etkiledi.
Gece  hayatı  işte  böyle  Kars'ta.  İlk  geldiğim  yıllarda,  böyle  yerler  yoktu.  Şimdi  epey  fazlalaşmış.
Kars'ın  cadde  ve  sokakları  çok  geniştir.  Ruslardan  kalma  taş evler  kente  çok  mistik  bir  hava  veriyor.  Ben  çok  seviyorum
Burda  peynircilik  çok  gelişmiş.  Çeşit  çeşit  çok  lezzetli  peynirleri  var.  O  yüzden  Kars  sokakları  peynircilerle  dolu.  Ben  Zavotlar  ve  Ariş  Ticaretten  alışveriş  yapıyorum.  Balıda  cok  güzel,  tavsiye  ederim.  Reklama  girdi  ama  allahtan  yasak yok.
Kars'a  ilk  geldiğimde  2  yaşındaymışım.  Eniştemin  görevi  dolayısı  ile  teyzemler  burada  yaşadılar  bir  süre.  Bende  rahmetli  annemle,  onları  ziyarete  gelmişim.  Seneler  sonraki  gelişimde  teyzemlerin evini  bulup,  gördüm.  Resimlerini  çekip  teyzemlere  götürdüm.  Çok  duygulandılar.  İşte  Kars  Çayı  tam  teyzemlerin  evinin  önünden  akardı.  Hayal  meyal  hatırlıyorum.  Gülmeyin  gerçekten.  Çayın  üstünde  Taş  Köprü,  yanında  Ebul  Hasn  El - Harakani  Türbesi ( Ahmed  Yesevi  ve  Mevlana'nında etkilendiği ) ,  Mazlumağa  Hamamı,  Kars  Kalesi  gez  gez  bitmiyor.  İnanın  çok  keyif  verici  bir  şehir  Kars.  Bu  sefer  Mazlumağa  Hamamını  gezerken,  hamamın  bekçisinin,  Kars'ta  bulunan  Ruslardan  kalma  tarihi  binaların  tümünün  taştan ( birebir  aynısı ) maketini  yaptığını  öğrendim.  Çok etkilendim  çünkü  hiç bir  eğitimi  yok  bekçi  Teslim'in.
Kars  Arkeoloji  Müzeside  çok  zengin  bir  müze.  Bahçesinde  Rusların  Kazım  Karabekir  Paşa'ya  hediye  ettiği  beyaz  tren  vagonu  sergileniyor.
Kars'ın  içinde  gezilecek  çok  yer  var  gördüğünüz  gibi.  Birde  şu  ayrıntıyı  söylemeden  geçmiyeyim.  Eski  Rus  evlerinde  petch  sistemi  denilen  bir  yöntemle  ısıtma  yapılıyormuş.  Duvarların  arasından  geçen  bacalar,  odaların  ısınmasını  sağlıyormuş.  Yani  o  dönemde  kalorifer.
Ay  birde  unutuyordum.  Kars  deyince,  kaz  geliyor  aklımıza.  Çok  meşhur  kaz  burada.  Kaz  kışın  yeniyormuş.  Yani  iyisi.  Yoksa  her  mevsim  mevcut  çünkü  kurutuluyor.  İstediğiniz  zaman  yiyebiliyorsunuz.  Ama  bilenler  kış  diye  israr  ediyorlar.
Size  şimdi  Kars'ta  kaldığımız  süre  boyunca  ,  evimiz  gibi  hissettiğimiz  otellerimizde  bizlere  evsahipliği  yapan  müdürlerimiz:  Halit  ve  Hasan  'a.
Halit  ve  Hasan  Kars'ın  yetiştirdiği  temiz,  saygılı,  çalışkan  ve  kıymet  bilir  gençlerden  ikisi.  Başta  çok  iyi  dostlar.  İki  ayrı  otelin  müdürleri  olmaları  onların  dostluklarını  daha da  pekiştirmiş.  Onu  gözlemledim.  Deneyimli  olan  Halit,  Hasan'a  nasıl  destek  olabilirim  diye  paralanıyor.  Bizleri  uçağa  kadar  yolculadılar.  Ne diyeyim  yolları  açık  olsun.
Bu  günlük  bu  kadar  diyelim.  Yarın  Kars  çevre  gezilerimizi  anlatıcam.  Fotoğrafda  eklemek  istiyorum.  İyi  geceler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder