13 Mart 2015 Cuma

Vezüv ve Pompei...

        Bugün  dolu dolu kalacağımız son günümüz.  Vee zorlu bir gün bizi bekliyor. Daha öncede söylediğim gibi, hava çok sıcak. Bu bizi biraz engelliyor haliyle. Öğlen vakti dışarılarda olmak istemiyoruz ama bugün kaçış yok. Eveeeet istikamet Vezüv yanardağı. Kahvaltıdan sonra yola çıkmayı planlamıştık ama biraz geciktik. Yol boyunca bize eşlik eden rehberimizden Vezüv'le ilgili bugüne kadar ki bildiklerimiz doğru mu, yanlış mı diye sorup öğrenmeye çalıştık. sonuçta ortak nokta: Vezüv Yanardağı harekete geçtiğinde patlamalar sırasında etrafa akan lavlardan değil, patlama çok şiddetli olduğu için patlamalar esnasında fırlayan dağ parçalarından pompeii şehri ve halkı yok olmuş. Çünkü yanardağ ve pompeii arası çok uzak. Tepesindekimuazzam büyüklükteki krateriyle şu anda var olan dağ, gerçekte olanın yarısıymış. Anlayacağınız ilginç bir yolculuk oldu. Vezüv'e tırmanmak tahminimden zorlu geçti. Ben Nemrut'a kaç kere tırmanmışım diyordum ama Nemrut'un iki misliymiş yol nerdeyse. Tırmanış sırasında bir ara geri dönmeyi bile düşündüm. Neyse zorlu bir parkur sonrasında krateri görmeyi başardık. Vee fotoğrafladık tabii ki. Sıcak hava bizi çok bunalttı. Dönüşte Pompeii harabelerini detaylı gezmek gözümüzde büyüdü o yüzden. Bizim Efes harabelerine çok benziyor. Burada da ilginç kareler yakaladık. 
             

10 Mart 2015 Salı

Capri Adası



            Ya ben gerçekten tembel olmuşum sanki. Yine bir ara yine bir ara. Neyse çabuk toparladım bu sefer.
             Evet nerede kalmıştık. Notlarıma bakıyorum, ilk gün sanki birkaç gün gibi geçmiş. Gezilerin çoğunda böyle olmaz mı? Dört gün kalırsınız sanki bir hafta geçmiş gibi gelir insana. Neyse ikinci gün sabah erkenden kalkıp kahvaltı ya indik. Bugün istikamet Capri Adası. Dünyaca ünlü ada mevsimin de etkisiyle tıklım tıklımdır diye düşünüp biraz canımız sıkılıyor ama çare yok. Bütün günümüzü adada geçirme planımız. Srrento'dan Capri'ye ferryler var. Yirmi dakika sürüyor yol. İsterseniz motor kiralayıp gitmek de mümkün tabii. Biz ferryi tercih ettik. Çok da iyi etmişiz. Hava çok sıcak olduğu için biraz zorlandık gerçi ama değdi doğrusu. 
            Capri , gezmiş olduğumuz diğer yerlerden daha gelişmiş bir yerleşim. Alışveriş imkanı Avrupa'nın herhangi bir şehri ile aynı. Hatta kalite biraz daha yüksek diyebilirim. Bizde bütün günümüzü kah gezerek, kah alışveriş burada feçirdik. Çok da eğlendik. Çok kalabalık olur demiştik, yanılmamışız. Adada mağazaların dışında , restoranlarda çok kaliteli geldi bana. Sizin anlayacağınız Capri'yi o kadar beğendik ki, bir daha ki gelişimizde burada kalmaya karar verdik. Çünkü vakit darlığından aklımızda kalanlar oldu. Bir motor kiralayıp, adanın etrafını görmek, denize girmek, çok ilginç mağaralar var fotoğraflarını gördük. Adadan en son ferry saat 18.30 da idi. Bizde onunla Sorrento'ya döndük. Akşam, meydanda çok güzel, şirin cafeler gözüme ilişmişti ilk gün onlardan birinde olmazsa olmaz pizzalarımızı keyifle yedik. Söylemeye gerek yok ama harika pizzalar var. Bilginizeeeee... Yemekten sonra Sorrento'nun çok meşhur bir caddesi var. Trafiğe kapalı. Aynı bizim İstiklal caddesi gibi. Aynı derecede kalabalık. Biz saat gece yarısını çoktan geçmişti oralardaydık. Sanki gündüz gibi kalabalıktı hala. Dondurmaları da çok güzelmiş. Gelmeden tavsiye etmişlerdi. Gerçekten çok güzel. Zaten yarım saat kuyrukta bekleyip ancak alabildik. Yine saati bir yaptık. Yeter artık. Yarın Vezüv ve Pompeii gezimiz var. Yorucu bir gün bizi bekliyor. Doğru otele...

7 Mart 2015 Cumartesi





Sorrento, Positano ve Amalfi fotoğrafları






Napoli


         Yazı yazmayı özlemişim gerçekten. Çok yoğun ve koşturmacalı bir günün ardından, yazmadan dinlenmeye geçemedim. Belki de yazarken dinleniyorum sanırım. Bu daha olası. Yazmayı sevdiğim doğru ama yazarak rahatlamak da çok duyduğumuz birşey. Evet sonuç: ben yazarak dinleniyor ve kafamı boşaltıyorum. İşte budur... 
         Eveeeet nerede kalmıştık. Sanırım en son  Amalfi ve ardından gitmeyi planladığımız ama yorgunluktan maalesef gidemediğimiz Ravello... Kendimi avutmak için olabilir döner dönmez otelde internetten baktım Ravello'da Positano ve Amalfi'ye çok benziyor. Sonuçta aynı sahilin devamı. 
         Dönüş yolunda arabada uyumamak için kendimizi zor tuttuk. Manzarayı kaçırmak istemiyor insan. Otelimize gelip akşam yemeğine kadar dinlenmeye çekildik. Açıkcası otelde yemekle çok isabetli bir karar vermişiz. Yol yorgunluğunu tam atamadığımız için güzel bir akşam yemeğinin ardından , havuz kenarında günün yorumları ve doğru yataklara....

             

5 Mart 2015 Perşembe

Napoli



              Otelimize yerleşip, günden kaybetmemek için arcımzla Positano ve Amalfi'ye gitmek üzere yola çıktık. Yolumuz çok dar, virajlı ve inişli-çıkışlı olmasına rağmen muhteşem manzaralar eşliğinde Positano'ya vardık ama gerçekten heyecanlandım yolda. Belki beni böyle düşündüren Monaco Prensesi Grace'in bu yolda trafik kazası geçirip hayatını kaybetmiş olması olabilir. Ama manzaralar , yakaladığım kareler heyecanıma değdi diyebilirim. Positano ve Amalfi çok küçük , şirin sahil kasabaları. Bizim Bodrum'a çok benziyor. Görmeye değer bence. Yemek konusunda seçenek tabii ki deniz ürünleri olmalı. Hepsi çok taze ve çeşit bol. Pastalar (makarna) harika. Deniz ürünlü olanları için çok güzel, harika, muhteşem hiçbiri tam karşılığı değil bence. Pizza'ları söylemiyorum bile. 
              İlk önce Positano'ya gidip yemek yedik. Daha önce orada bulunmuş dostlardan aldığımız tavsiyelerle restoran tercihimizi yapmaya çalıştık. "Chec black" sahilde deniz ürünleri ağırlıklı menüsü ile bütün dekoru bir geminin içindeyimiş havası veren Positano'nun çok meşhur bir restoranı.
            Yemek sonrası Positano sokaklarına daldık diyebilirim. Dedim ya Bodrum'a çok benziyor. Ufak ufak dükkanlar. Buranın en önemli meyvesi, objesi limon. Limonla ilgili herşey var. Sabunlar, limoncello, parfümler. Aklınıza gelebilecek her türlü hediyelik eşyada limon figürü kullanılmış.
             Daha fazla cakit kaybetmeden tekrar yollara düştük. Bu sefer hedef Amalfi. Positano Amalfi arasıda yollar aynı virajlı ve dar. Söylemeye gerek yok artık manzara görülmeye değer. Amalfi'de Positano gibi şirin bir sahil kasabası. Hepsinin ortak özelliği cıvıl cıvıl insan kaynıyor olması. Tarihsel dokuları çok yok ama doğa harika. Deniz çok temiz ve güzel. Yaz mevsimi olması dolayısı ile daha çok denizinden faydalanmak isteyen turistlerle dolu. Öyle ki birkaç esnafla yaptığım sohbette. Yaz mevsimi daha çok yerli turistler geliyormuş. İlkbahar ve sonbaharda yabancı turist gelir dediler. 
             
          

             İşteeeeee yine buradayım.... Dün gece dediğim gibi nedenini bilmiyorum ama ne olduysa iyi ki olmuş, büyük bir şevkle yazılarımın başındayım... Ben yazı yazmayı seviyorum, tanıyanların şimdi hep bir ağızdan "konuşmayı daaa" diye bağırdığını duyar gibiyim... Tamam işte konuşmayı da, yazmayı da seviyorum. Yazmayı sevdiğimi bilmiyordum, sizlerde bilmiyordunuz sanırım. Eş dost ısrarıyla başlamıştım, yine eş dost ısrarıyla yeniden başlıyorum... Dünden beri notlarımı karıştırıyorum. En sonunda sizlerle paylaşmak için İtalya'nın bir bölgesini seçtim. İki oğlumla gerçekleştirdiğim bu gezi anılarımda unutulmazlar arasındaki yerini aldı şimdiden. 
             Rotamız direk İstanbul - Napoli . İki tane kapı gibi delikanlı olunca insanın yanında yolculuk ayrı bir keyif veriyormuş ne yalan söyleyeyim...
             Uçuşumuz biraz sallamakla birlikte çok güzel geçti. Gezi programını yaparken ilk önce Napoli'de kalalım, etrafında ki yerlere buradan gidip geliriz diye düşünmüştük. Ama yaptığımız araştırmalar ve dostlarımızdan aldığımız duyumlar sonunda Napoli'de hırsızlık olaylarının sıkça yaşandığı yönündeydi. Bu da bizi açıkcası huzursuz etti. Bunun üzerine; Sorrento'da kalmaya karar verdik. İyi ki de böyle yapmışız. Hem kaldığımız otelden, hem de Sorrento'dan çok keyif aldık. Napoli'ye inişimizde bizi Sorrento'ya götürecek şöförlü bir araba kiraladık. Hiç bir problem yaşamadan aracımızla buluşup, yarım saatlik bir yolculuk sonrası Sorrento'da ki otelimiz Grand Hotel La Pace 'a vardık. Otelimiz şehir merkezinde değil ama yürüyerek merkeze onbeş dakikada gidilebiliyor.
             

İçimden geçenler...

           Dostlar selam hepinize, gecenin bu saatinde bu kadar ara verdiğin yazıların başında ne işim mi var? Açıkcası bilmiyorum. Evet doğru cevap bu sanırım.
Bu zaman zarfında hiç mi gezmedim. Mümkün mü bu?Beni tanıyan dostlarım çok iyi bilirler. Hiç birşeye zaman bulamasam da gezmeye mutlaka bulurum. Ara verdiğim süre içerisinde de, Nepal, Bhutan, New York, Brezilya, Arjantin, İguazu Şelaleleri, yurt içinde Dalaman,Yatağan, Stratonieka Antik Kenti, birkaç kere Kars, Kdz. Ereğli, Akçakoca .Bunlar aklıma hemen geliverenler. Anlıyacağınız çok birikti. Aldığım notlar var. Harika anılar var. Muhteşem fotolar var. Paylaşmak için can atıyorum.
 Bu arada zaman durmuyor tabii, yaş alıyoruz, tecrübeler ediniyoruz ve biriktiriyoruz. Son zamanlarda bende ki bu birikenler paylaşılmak istiyorlar. Sadece gezi anıları olarak değil, duygularımı, birikimlerimi de sizlere ulaştırmak istiyorum.
Konulara beraberce karar veririz diyorum. Gezilerin arasında bu sohbetler iyi olabilir gibi geldi. Önümüzdeki günlerde gezilerimden birisiyle sohbete başlarız. Bakalım nasıl gidecek çok merak ediyorum şimdiden. Sizlerden de hangi geziyle başlamalıyım konusunda yardım istiyorum.
 Hepinizi çooooook öpüyorum....