------Bir kalbin içinde ne taşıdığını asla bilemezsin. Kırmadan önce iyi düşün, belki içindeki sensin......
21 Şubat 2012 Salı
20 Şubat 2012 Pazartesi
SARAYBOSNA
İşte geldik. Saraybosna yaşadığı talihsiz süreç boyunca beni hep çok üzmüş, o küçücük bir olumsuzlukta kıyametler koparan güçlü!! ülkelerin sessiz izleyişlerine hep isyan etmişimdir. O yüzden gördüklerim karşısında çok etkileneceğimi önceden biliyordum. Bütün halk psikolojik olarak hala o günlerde gibi. ya da bana öyle geldi. otele yerleşip, ufak bir şehir turu yaptık. Savaşın bütün izleri duruyor. Özellikle binaları yıkmamışlar. Mermi izleri, yıkık dökük binalar, yeni yapılan inşşaatların arasında ibret olarak duruyor. neden diye sorduğumuzda, unutmamak ve unutturmamak için dediler. Psikolojik açıdan ne kadar doğru tartışılır ama bir süre böyle kalacağı kesin.
Görmeye değer bir yer kesinlikle. Çok güzel, yemeklerin olduğu yöresel müzik eşliğinde, şehrin tepesinde ve harika manzaralı bir restoranda yemek yedik. Ertesi gün muazzam büyük bir parkı var. Faytonlarla gezip, yeşillikler içinde kahve çaylarımızı içtik.
En çok etkilendiğim şey, savaş sırasında ablukadan kaçmak için insan gücüyle açtıkları tünel oldu. ziyaret sırasında o günlerde askerlere su taşıyan teyzeyle de tanışma fırsatımız oldu. Sizin anlıyacağınız, gezimizin sonu biraz hüzünlü oldu. Hatta kendi kendime bir daha bu geziye Saraybosna'dan başlıyalım diye düşündüm.
Başçarşı dedikleri bir çarşıları var. Orada keyifli serbest zaman geçirdik. Tesadüf eseri, bize Saraybosna'da eşlik eden rehberimizin adı da Berna'ydı. Bize çok yardımcı oldu.
Her gezi de olduğu gibi, bu gezinin de son günü bana zor geldi. Nedense bu kadar gezmeme rağmen hep bir hüzün oluyor.
Dostlarla herşey çok daha güzel. Yeni bir rotada. Yeni dostlarla bir çok gezide buluşmak üzere diyorum. Sizleri çarpıcı fotoğraflarla başbaşa bırakıyorum.
Görmeye değer bir yer kesinlikle. Çok güzel, yemeklerin olduğu yöresel müzik eşliğinde, şehrin tepesinde ve harika manzaralı bir restoranda yemek yedik. Ertesi gün muazzam büyük bir parkı var. Faytonlarla gezip, yeşillikler içinde kahve çaylarımızı içtik.
En çok etkilendiğim şey, savaş sırasında ablukadan kaçmak için insan gücüyle açtıkları tünel oldu. ziyaret sırasında o günlerde askerlere su taşıyan teyzeyle de tanışma fırsatımız oldu. Sizin anlıyacağınız, gezimizin sonu biraz hüzünlü oldu. Hatta kendi kendime bir daha bu geziye Saraybosna'dan başlıyalım diye düşündüm.
Başçarşı dedikleri bir çarşıları var. Orada keyifli serbest zaman geçirdik. Tesadüf eseri, bize Saraybosna'da eşlik eden rehberimizin adı da Berna'ydı. Bize çok yardımcı oldu.
Her gezi de olduğu gibi, bu gezinin de son günü bana zor geldi. Nedense bu kadar gezmeme rağmen hep bir hüzün oluyor.
Dostlarla herşey çok daha güzel. Yeni bir rotada. Yeni dostlarla bir çok gezide buluşmak üzere diyorum. Sizleri çarpıcı fotoğraflarla başbaşa bırakıyorum.
19 Şubat 2012 Pazar
DUBROVNİK
Burda geçirdiğimiz üç gün boyunca çok keyifli saatler geçirdik. Birgün tekne kiralayıp etraftaki adalara gittik. Birinde yemek yedik, bir diğerinde denize girdik, öbüründe de kahvelerimizi içtik. Çok otantik, bir o kadar da modern köyler. Harika taş evler var. Her gittiğim yerde olduğu gibi buradan da keşke ev alsam diye geçirdim içimden. Niye mi içimden? Artık bütün arkadaşlar dalga geçiyor. Berna kesin burdan da ev ister diye.
İkinci gün dip köşe Dubrovnik gezisi yaptık. Teleferikle şehrin en yüksek noktasına çıkıp, oradan manzara seyretmek kelimelerle anlatılacak gibi değil. Akşam yemeklerimizi araştırmalarımız sonucunda en şık restoranlarda yemeğe çalıştık. Olağanüstü değildi ama keyif aldık. Ücüncü gün grubun isteği doğrultusunda serbest zaman yaptık. Sonuçta bir dahaki Dubrovnik gezisine rehber ihtiyacımız kalmadı. Her yeri keyifle gezip, pazar alışverişi bile yaptık.
Ama her şeyin sonu olduğu gibi Dubronik'te de zamanımız doldu. Sabah kahvaltısı sonrası Saraybosna'ya doğru yola çıktık. Şimdiki yolculuğumuz bir müddet sahil şeridini takiben iç kesimlere kaydı doğal olarak. manara yine güzel. Bu sefer dikkatimi yol boyunca devam eden selvi ağaçları çekti. Hiç bu kadar selviyi bir arada görmemişim demek ki.
Tabii yolumuzun üstünde bir Türk köyü olan uğradık. Çatıları dikkatimizi çekti direk olarak. Çatılar kiremit şeklinde yontulmuş taşlardan yapılmış. Sıcaklığı kışın içerde tutsun, yazın da serin olsun diye. Oradan ayrılıp yol üstünde görmemiz gereken Mostar'a doğru yola düştük. Mostar için ne diyeceğimi bilemiyorum. Hüznü, şaşkınlığı ve hayranlığı bir arada yaşadık diyebilirim. Halkın o ezilmişliği, korkmuşluğu, ayağa kalkmak için göstermiş oldukları çabalar yüzlerinden okunabiliyor ne yazık ki. bunun yanında doğal güzellik mükemmel. burada geçirdiğimiz zaman bize Saraybosna'ya varmadan, duygusal olarak bir altlık olmuş meğerse, onu oraya varıp karşılaştığımız manzaralardan sonra anladık.
İkinci gün dip köşe Dubrovnik gezisi yaptık. Teleferikle şehrin en yüksek noktasına çıkıp, oradan manzara seyretmek kelimelerle anlatılacak gibi değil. Akşam yemeklerimizi araştırmalarımız sonucunda en şık restoranlarda yemeğe çalıştık. Olağanüstü değildi ama keyif aldık. Ücüncü gün grubun isteği doğrultusunda serbest zaman yaptık. Sonuçta bir dahaki Dubrovnik gezisine rehber ihtiyacımız kalmadı. Her yeri keyifle gezip, pazar alışverişi bile yaptık.
Ama her şeyin sonu olduğu gibi Dubronik'te de zamanımız doldu. Sabah kahvaltısı sonrası Saraybosna'ya doğru yola çıktık. Şimdiki yolculuğumuz bir müddet sahil şeridini takiben iç kesimlere kaydı doğal olarak. manara yine güzel. Bu sefer dikkatimi yol boyunca devam eden selvi ağaçları çekti. Hiç bu kadar selviyi bir arada görmemişim demek ki.
Tabii yolumuzun üstünde bir Türk köyü olan uğradık. Çatıları dikkatimizi çekti direk olarak. Çatılar kiremit şeklinde yontulmuş taşlardan yapılmış. Sıcaklığı kışın içerde tutsun, yazın da serin olsun diye. Oradan ayrılıp yol üstünde görmemiz gereken Mostar'a doğru yola düştük. Mostar için ne diyeceğimi bilemiyorum. Hüznü, şaşkınlığı ve hayranlığı bir arada yaşadık diyebilirim. Halkın o ezilmişliği, korkmuşluğu, ayağa kalkmak için göstermiş oldukları çabalar yüzlerinden okunabiliyor ne yazık ki. bunun yanında doğal güzellik mükemmel. burada geçirdiğimiz zaman bize Saraybosna'ya varmadan, duygusal olarak bir altlık olmuş meğerse, onu oraya varıp karşılaştığımız manzaralardan sonra anladık.
18 Şubat 2012 Cumartesi
Dubrovnik
İlk önce şunu söylemeliyim. Otel çok rahat ve şık bir otel. Belki biraz yorgunluktan birazda rahatlık, deliksiz bir uyku çektim diyebilirim. Sabah biraz erkende uyanınca ver elini Budva sokakları.
Kaldığımız otel, merkezin biraz dışında kalıyor. Bende hemen eşofmanlarımı giyip, şehir merkezine kadar yürüyüşe çıktım. O kadar iyi geldiki anlatamam. Hem yürüyüş hem de hiç bilmediğiniz bir yaşama dahil olmak bana çok büyük keyif verdi.
Grupla kahvaltımızın ardından, çok merak ettiğim Dubrovnik yollarına düşüyoruz. Düşüyoruzda gidene kadar geçtiğimiz yollar, manzaralar inanılmaz ve anlatılmaz. bu deneyimden sonra Dubrovnik gezisi için kesinlikle karayolu diyorum. Uzunca bir yol olmasına rağmen, gözümüzü kapatamadık. Aman birşey kaçırmayalım diye. Diyorum ya, araları otobüsle gitmek şart. Vip Turizmden bize eşlik eden rehberimiz bize çok yardımcı oldu. Grupta kalabalık tabii.
Manzaraydı, molaydı derken en sonunda Dubrovnik'e vardık. Otele yerleşme ve biraz dinlenme ver elini sokaklar. bu arada otelimiz şehir merkezinde olsun istedik. Çünkü üç gün burda kalıcaz ve sokak sokak gezelim diye düşündük. çok da iyi yapmışız.
Dubrovnik çok şirin bir o kadar da ilginç bir yer. Daha önce bu tarz bir yerde böyle üç gün boyunca kalma imkanım olmamıştı. Bana hoş geldi. Hatta daha uzun süre bile kalabilirim dedim kendi kendime. Size nasıl anlatayım bilemedim. Burası küçük bir sahil kasabası. Şehrin merkezi surların içinde ve deniz kenarında. Hayal edemiyor insan. Denizin dibine kadar gelen surlar. Ama dedim ya çok ilginç. Sur içi, daracık sokaklar, bu sokaklarda dip dibe ufak ufak dukkanlar, bu dukkanlarda birbirinden şık ve çarpıcı objeler. Sizin anlayacağınız, vaktin nasıl geçtiğini anlayamıyorsunuz.
Kaldığımız otel, merkezin biraz dışında kalıyor. Bende hemen eşofmanlarımı giyip, şehir merkezine kadar yürüyüşe çıktım. O kadar iyi geldiki anlatamam. Hem yürüyüş hem de hiç bilmediğiniz bir yaşama dahil olmak bana çok büyük keyif verdi.
Grupla kahvaltımızın ardından, çok merak ettiğim Dubrovnik yollarına düşüyoruz. Düşüyoruzda gidene kadar geçtiğimiz yollar, manzaralar inanılmaz ve anlatılmaz. bu deneyimden sonra Dubrovnik gezisi için kesinlikle karayolu diyorum. Uzunca bir yol olmasına rağmen, gözümüzü kapatamadık. Aman birşey kaçırmayalım diye. Diyorum ya, araları otobüsle gitmek şart. Vip Turizmden bize eşlik eden rehberimiz bize çok yardımcı oldu. Grupta kalabalık tabii.
Manzaraydı, molaydı derken en sonunda Dubrovnik'e vardık. Otele yerleşme ve biraz dinlenme ver elini sokaklar. bu arada otelimiz şehir merkezinde olsun istedik. Çünkü üç gün burda kalıcaz ve sokak sokak gezelim diye düşündük. çok da iyi yapmışız.
Dubrovnik çok şirin bir o kadar da ilginç bir yer. Daha önce bu tarz bir yerde böyle üç gün boyunca kalma imkanım olmamıştı. Bana hoş geldi. Hatta daha uzun süre bile kalabilirim dedim kendi kendime. Size nasıl anlatayım bilemedim. Burası küçük bir sahil kasabası. Şehrin merkezi surların içinde ve deniz kenarında. Hayal edemiyor insan. Denizin dibine kadar gelen surlar. Ama dedim ya çok ilginç. Sur içi, daracık sokaklar, bu sokaklarda dip dibe ufak ufak dukkanlar, bu dukkanlarda birbirinden şık ve çarpıcı objeler. Sizin anlayacağınız, vaktin nasıl geçtiğini anlayamıyorsunuz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)