2 Mayıs 2011 Pazartesi

BATI KARADENİZ ( KASTAMONU )

Amasra  Kastamonu  arası  yol  yine  çok  keyifliydi.  Dedim  ya  mevsim  sonbahar  olunca  Karadeniz'e  doyulmuyor.
Kastamonu'nun  bilinen  geçmişi  Hititlerle  başlar.  Hititlerden  sonra  Frigya  ve  Lidya  krallıklarının  egemen  olduğu  bu  topraklar  daha  sonra  sırasıyla  Persler,  Makedonlar ( Büyük  İskender ),  Pontus  Krallığı,  Romalılar,  Bizanslılar  hüküm  sürmüştür.  Kastamonu'nun  ilk  defa  Türk'lerin  eilne  geçmesi,  Danişmentliler  zamanında  gerçekleşmiştir.  ondan  sonra  da  Selçuklular,  Candaroğulları,  İsfendiyaroğulları  ve  sonunda  1460'da  Fatih'in  bölgeyi  almasıyla  Osmanlı  topraklarına  katılmıştır.  Ulusal  mücadelede  lojistik  destek  açısından  en  güvenilir  bölge  olması  nedeniyle  büyük  yarar  sağlamıştır.  Cumhuriyet'in  ilanından  sonra,  büyük  önder  Mustafa  Kemal  Atatürk'ün,  23 - 31  Ağustos  1925  tarihleri  arasında  Kastamonu'da  yaptığı  Giysi  ve  Şapka  Devrimi,  Cumhuriyet  döneminin  önemli  olayı  olarak  kent  tarihine  geçmiştir.
İlin  komşuları,  Sinop,  Bartın,  Karabük,  Çankırı  ve  Çorum'dur.  Yüzölçümü  13103 km  karedir.
Vallahi  siz  ne  derseniz  deyin.  Yazdıklarımı  okuyunca  hem  gülüyorum  çünkü  coğrafya  kitabı  gibi  geliyor.  Ama  bir  yandan  da  çok  hoşuma  gitti  bu  kısa  ara  bilgilendirmeler.  sizden  mutlaka  geri  dönüş  bekliyorum.  yorumlarınızı  çok  merak  ediyorum.
Neyse  en  sonunda  Kastamonu'  dayız.  Gider  gitmez,  Hacı  Şaban - ı  Veli  dergahını  ziyarete  gittik.  Biliyosunuz,  Türkiye'deki  üç  Veli - imizden  biri  Hacı  Şaban - ı  Veli.  Biri  Nevşehir' de,  Hacı  Bektaş  Veli,  öbürüde  Ankara'da  Hacı  Bayram  Veli.  Ziyaretimizin  ardından  hava  karardığı  için,  hem  de  bir  günde  kaç  yer  oldu.  Şaka  maka  bayağı  yorulmuşuz.  Otelimize  gidip  biraz  dinlenelim  ki  akşam  yemeğine  gidicez.  Otelimiz  çok  otantik.  Kurşunlu  Han.  Eski  bir  han,  odalar  kocaman  ama  pencereleri  yok  denecek  kadar  küçük.  Daha  doğrusu  huni  gibi.  Odanın  içinden  büyük  görünüyor.  Duvarlar  çok  kalın  olduğu  için  dışarıya  doğru  daralıp  küçülüyor.  Yani  biraz  sıkıntılı  bir  durum.  Tabii  bu  bana  göre.  Ben  hep  cok  geniş  pencereler  sevmişimdir.
Odalarımıza  yerleşip  biraz  dinlendikten  sonra,  otele  çok  yakın  yürüme  mesafesinde  yöresel  yemekler  yiyebileceğimiz  bir  restorana  gittik.  Tıka  basa  yemek  diye  bir  deyim  vardır  ya,  işte  aynen  o  şekil  hepimiz  tıka  basa  yedik.  Baktık  olacak  gibi  deyil,  Dönüşte  yolumuzu  uzatıp  yürüyerek,  yorgunluk  ve  yemekten  bitap  düşmüş  bir  halde  odalarımıza  kendimizi  attık  diyebilirim.

2 yorum:

  1. bernacım senı tebrık edıyorum ve dıyorumkı daha cok resım koy sernur

    YanıtlaSil
  2. kastamoni derler eskiler.. biri çıksa da eski rum geçmişine ait köylerdeki kiliselere kalıntılara dair bi araştırma yapsa diye bekliyoruz. yoksa tarihin hiç yaşanmamış sanılan karanlıklarına karışacak binlerce yıllık anılar.. karadeniz'e kastamoniye özlem duyarak yaşayan binlerce ruha ithafen de olsa yayınlanmalı fotoğraflar, belgeler

    YanıtlaSil