Amasra Kastamonu arası yol yine çok keyifliydi. Dedim ya mevsim sonbahar olunca Karadeniz'e doyulmuyor.
Kastamonu'nun bilinen geçmişi Hititlerle başlar. Hititlerden sonra Frigya ve Lidya krallıklarının egemen olduğu bu topraklar daha sonra sırasıyla Persler, Makedonlar ( Büyük İskender ), Pontus Krallığı, Romalılar, Bizanslılar hüküm sürmüştür. Kastamonu'nun ilk defa Türk'lerin eilne geçmesi, Danişmentliler zamanında gerçekleşmiştir. ondan sonra da Selçuklular, Candaroğulları, İsfendiyaroğulları ve sonunda 1460'da Fatih'in bölgeyi almasıyla Osmanlı topraklarına katılmıştır. Ulusal mücadelede lojistik destek açısından en güvenilir bölge olması nedeniyle büyük yarar sağlamıştır. Cumhuriyet'in ilanından sonra, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün, 23 - 31 Ağustos 1925 tarihleri arasında Kastamonu'da yaptığı Giysi ve Şapka Devrimi, Cumhuriyet döneminin önemli olayı olarak kent tarihine geçmiştir.
İlin komşuları, Sinop, Bartın, Karabük, Çankırı ve Çorum'dur. Yüzölçümü 13103 km karedir.
Vallahi siz ne derseniz deyin. Yazdıklarımı okuyunca hem gülüyorum çünkü coğrafya kitabı gibi geliyor. Ama bir yandan da çok hoşuma gitti bu kısa ara bilgilendirmeler. sizden mutlaka geri dönüş bekliyorum. yorumlarınızı çok merak ediyorum.
Neyse en sonunda Kastamonu' dayız. Gider gitmez, Hacı Şaban - ı Veli dergahını ziyarete gittik. Biliyosunuz, Türkiye'deki üç Veli - imizden biri Hacı Şaban - ı Veli. Biri Nevşehir' de, Hacı Bektaş Veli, öbürüde Ankara'da Hacı Bayram Veli. Ziyaretimizin ardından hava karardığı için, hem de bir günde kaç yer oldu. Şaka maka bayağı yorulmuşuz. Otelimize gidip biraz dinlenelim ki akşam yemeğine gidicez. Otelimiz çok otantik. Kurşunlu Han. Eski bir han, odalar kocaman ama pencereleri yok denecek kadar küçük. Daha doğrusu huni gibi. Odanın içinden büyük görünüyor. Duvarlar çok kalın olduğu için dışarıya doğru daralıp küçülüyor. Yani biraz sıkıntılı bir durum. Tabii bu bana göre. Ben hep cok geniş pencereler sevmişimdir.
Odalarımıza yerleşip biraz dinlendikten sonra, otele çok yakın yürüme mesafesinde yöresel yemekler yiyebileceğimiz bir restorana gittik. Tıka basa yemek diye bir deyim vardır ya, işte aynen o şekil hepimiz tıka basa yedik. Baktık olacak gibi deyil, Dönüşte yolumuzu uzatıp yürüyerek, yorgunluk ve yemekten bitap düşmüş bir halde odalarımıza kendimizi attık diyebilirim.
bernacım senı tebrık edıyorum ve dıyorumkı daha cok resım koy sernur
YanıtlaSilkastamoni derler eskiler.. biri çıksa da eski rum geçmişine ait köylerdeki kiliselere kalıntılara dair bi araştırma yapsa diye bekliyoruz. yoksa tarihin hiç yaşanmamış sanılan karanlıklarına karışacak binlerce yıllık anılar.. karadeniz'e kastamoniye özlem duyarak yaşayan binlerce ruha ithafen de olsa yayınlanmalı fotoğraflar, belgeler
YanıtlaSil