20 Şubat 2012 Pazartesi

SARAYBOSNA

İşte  geldik.  Saraybosna  yaşadığı  talihsiz  süreç  boyunca  beni  hep  çok  üzmüş,  o  küçücük  bir  olumsuzlukta  kıyametler  koparan  güçlü!!  ülkelerin  sessiz  izleyişlerine  hep  isyan  etmişimdir.  O  yüzden  gördüklerim  karşısında  çok  etkileneceğimi önceden  biliyordum. Bütün  halk  psikolojik  olarak  hala  o  günlerde  gibi.  ya  da  bana  öyle  geldi.  otele  yerleşip,  ufak  bir  şehir  turu  yaptık.  Savaşın  bütün  izleri  duruyor.  Özellikle  binaları  yıkmamışlar.  Mermi  izleri,  yıkık  dökük  binalar,  yeni  yapılan inşşaatların  arasında  ibret  olarak  duruyor.  neden  diye  sorduğumuzda,  unutmamak  ve  unutturmamak  için  dediler.  Psikolojik  açıdan  ne  kadar  doğru  tartışılır  ama  bir  süre  böyle  kalacağı  kesin.
Görmeye  değer  bir  yer  kesinlikle.  Çok  güzel,  yemeklerin  olduğu  yöresel  müzik  eşliğinde,  şehrin  tepesinde  ve  harika  manzaralı  bir  restoranda  yemek  yedik.  Ertesi  gün  muazzam  büyük  bir  parkı  var.  Faytonlarla  gezip,  yeşillikler  içinde  kahve  çaylarımızı  içtik.
En  çok  etkilendiğim  şey,  savaş  sırasında  ablukadan  kaçmak  için  insan  gücüyle  açtıkları  tünel  oldu. ziyaret  sırasında  o  günlerde  askerlere  su  taşıyan  teyzeyle  de  tanışma  fırsatımız  oldu.  Sizin  anlıyacağınız,  gezimizin  sonu  biraz  hüzünlü  oldu.  Hatta  kendi  kendime  bir  daha  bu  geziye  Saraybosna'dan  başlıyalım  diye  düşündüm.
Başçarşı  dedikleri  bir  çarşıları  var.  Orada  keyifli  serbest  zaman  geçirdik.  Tesadüf  eseri,  bize  Saraybosna'da  eşlik  eden  rehberimizin  adı  da  Berna'ydı.  Bize  çok  yardımcı  oldu.
Her  gezi  de  olduğu  gibi,  bu  gezinin  de  son  günü  bana  zor  geldi.  Nedense  bu  kadar  gezmeme  rağmen  hep  bir  hüzün  oluyor.
Dostlarla  herşey  çok  daha  güzel.  Yeni  bir  rotada.  Yeni  dostlarla  bir  çok  gezide  buluşmak  üzere  diyorum.  Sizleri  çarpıcı  fotoğraflarla  başbaşa  bırakıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder