İşte geldik. Saraybosna yaşadığı talihsiz süreç boyunca beni hep çok üzmüş, o küçücük bir olumsuzlukta kıyametler koparan güçlü!! ülkelerin sessiz izleyişlerine hep isyan etmişimdir. O yüzden gördüklerim karşısında çok etkileneceğimi önceden biliyordum. Bütün halk psikolojik olarak hala o günlerde gibi. ya da bana öyle geldi. otele yerleşip, ufak bir şehir turu yaptık. Savaşın bütün izleri duruyor. Özellikle binaları yıkmamışlar. Mermi izleri, yıkık dökük binalar, yeni yapılan inşşaatların arasında ibret olarak duruyor. neden diye sorduğumuzda, unutmamak ve unutturmamak için dediler. Psikolojik açıdan ne kadar doğru tartışılır ama bir süre böyle kalacağı kesin.
Görmeye değer bir yer kesinlikle. Çok güzel, yemeklerin olduğu yöresel müzik eşliğinde, şehrin tepesinde ve harika manzaralı bir restoranda yemek yedik. Ertesi gün muazzam büyük bir parkı var. Faytonlarla gezip, yeşillikler içinde kahve çaylarımızı içtik.
En çok etkilendiğim şey, savaş sırasında ablukadan kaçmak için insan gücüyle açtıkları tünel oldu. ziyaret sırasında o günlerde askerlere su taşıyan teyzeyle de tanışma fırsatımız oldu. Sizin anlıyacağınız, gezimizin sonu biraz hüzünlü oldu. Hatta kendi kendime bir daha bu geziye Saraybosna'dan başlıyalım diye düşündüm.
Başçarşı dedikleri bir çarşıları var. Orada keyifli serbest zaman geçirdik. Tesadüf eseri, bize Saraybosna'da eşlik eden rehberimizin adı da Berna'ydı. Bize çok yardımcı oldu.
Her gezi de olduğu gibi, bu gezinin de son günü bana zor geldi. Nedense bu kadar gezmeme rağmen hep bir hüzün oluyor.
Dostlarla herşey çok daha güzel. Yeni bir rotada. Yeni dostlarla bir çok gezide buluşmak üzere diyorum. Sizleri çarpıcı fotoğraflarla başbaşa bırakıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder