18 Eylül 2016 Pazar



           Panoramik ve sıkıştırılmış Sao Paulo turumuzun ardından, GOL Havayolları uçuşu ile 1 saat süren yolculuktan sonra Cidade Maravilhosa ( Muhteşem Şehir) Rio de Janeiro'ya varıyoruz. Evet şehire bu isim çok yakışıyor gerçekten.




           Havaalanından hiç vakit kaybetmeden Rio'da ki ilk günümüzü değerlendirmek için turumuza başlıyoruz.



Rio'yu tepeden görmek için Flamengo ve Botafogo semtlerinden geçerek Urca teleferik istasyonunda inip muhteşem bir gezinin tabii o zaman farkında değiliz bu kadar çok etkileneceğimizden, hatta gruptan ilk otele gidip yerleşsemiydik sesleri de gelmiyor değil hani. Ama teleferiğe binip şehrin silüetini arkamızda bırakınca anladık ve herşeyi unuttuk bir anda. herkesin elinde telefonları artık biliyorsunuz profesyonel fotoğrafçılar hariç kimse fotoğraf makinası taşımıyor. Gerçi çok büyük rahatlık tabii. Her işi üstadı yapsın bence. Manzarayı ölümsüzleştirmek için birçoğumuzun daha ilk durakta şarjları bitti.







           İlk durağımız 220 metre yükseklikteki Urca tepesi,  ikinci teleferiğe binmek için bir 200 metre yürüyüş mesafesi ve 396 metre yükseklikteki Pao de Açucar (Sugar Loaf) tepesine çıkıyoruz. Türkçesi Kesmeşeker Dağı. Niye kesmeşeker çünkü kesmeşekere benziyor. O kadar bilinen ve güzel bir yer ki seneler boyu birçok filme ev sahipliği yapmış. Bu dağ Rio de Janeiro şehrinde yer alan granit ile kuvarstan oluşmuş monolit morro (sığ okyanus sahillerinde yükselen dağ/tepe).  Buradan Rio'yu seyretmek  harika. Belki de şehirden çok etkilenmemde ilk intiba derler ya, çok önemli gerçekten.





Daha bitmedi, bitmesin de yaaaa. Tepede bakıyorum bir helikopter trafiği var. Acaba bir de helikopterden görsek mi ki Rio'yu diye düşünürken rehberimizi ikna etmiş buldum kendimi. Nede olsa epeyi bir zaman aldı turlar. Ama dostlar, ben bu şehre aşık oldum.








 Nasıl uçsuz bucaksız sahiller, nasıl güzel bir deniz. Etrafta herkes, genç , yaşlı, kadın , erkek spor yapıyor. Ya futbol oynuyorlar, ya koşuyorlar, ya bisiklete biniyorlar, plaj voleybolu, sörf, su kayağı aklınıza gelecek her türlü sporu her an herkes yapıyor.





Kaldığımız bir kaç boyunca ben de her sabah yürüyüşlerimi düzenli yaptım. O esnada gözlemledim genelde insanlar güleryüzlü ve mutlu. Ne güzel, darısı başımıza...


İstikamet hayallerimizin plajı Copacabana...

Dedim ya uçsuz bucaksız diye gerçekten öyle. Sahil, kumsal cıvıl cıvıl. B.u arada otelimiz Hotel Sofitel , gerek kalitesi, gerek konumu ile bölgenin en iyi otelleri arasında. Copacabana Plajı'nın başında ve tüm odalarımız deniz manzaralı. Hiç ayrılmak istemedik.



En sonunda otelimize varıp , odalarımıza yerleştik. Üç gece kalacağımız için odaya yerleşmenin ardından plaja koştuk.



Yürüme mesafesindeki Dom Camillo Restoranda aldığımız akşam yemeğin de                   Brezilya'nın deniz mahsüllerini tatma fırsatı bulduk. Çok severim. Keyfini
çıkardık diyebilirim.



Harika bir ilk gündü Rio'da. Odaya nasıl gittiğimi ve uyuduğumu hatırlamıyorum. Nasıl yorulduysak artık. Notlarımı bile alamadım. Her gece not almazsam bazı şeyleri atlarım diye prensip edindim. Yatmadan bir iki satır da olsa yazarım ama ilk gün olmadı. Arkası yarın artık...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder