5 Şubat 2011 Cumartesi

DOĞU KARADENİZ

Sevgili  Dostlar,  işte  yeni  bir  geziyle  buluştuk.  Gezilerimi  yazmaya  başladığımdan  beri,  niye  daha  önce  bunu  yapmadım  diye  hayıflandım.  Çünkü  bütün  gezileri  sizlerle  paylaşmak  istıyorum.  Bundan öncekilerde de  keyifli  dostlarla,  çok  eğlenceli  günler  geçirdik.  Sırayla  onlarıda  paylaşıcağım  sizlerle.

Karadeniz  gezilerinin  bende  yeri  çok  ayrıdır  nedense.. Babaanne  tarafından  karadenizli  olmam  dolayısıyla  kan mı  çekiyor  ne !..
Doğu  Karadenize  ilk  gelişim  kalabalık  bir  arkadaş  grubuyla  olmuştu.  İlk  gelişimin  heyecanı  ve  meraktan,  herşey  o  kadar  ilginç  gelmişti ki  etrafımda.  Detay  detay  hatırlıyorum,  tabii  çektiğimiz  fotoğraflarda  bana  o  günleri  anıp,  hatırlamamda  çok  yardımcı  oluyor.
Grupla  Trabzon  havaalanına  indiğimizde  bizi  her  zaman  olduğu  gibi  Muzo  ( Muzaffer )  karsıladı,  otobüsüyle.  Önce  kahvaltımızı  etmek  için  doğruca                            gittik.  İlk defa  orada  yedim  mıhlama yı. Rize'den  doğusu  mıhlama,  batısında  ise  kuymak  diyorlar.  Mısır unu,  tereyağ  ve  yöresel  peynirle  yapılan,  çok  lezzetli  bir  karadeniz  yemeği  veee  tabiiki  kaygana ( bizim  krep ) .  Tahmin  ettiğiniz  gibi doyurucu  kahvaltımızın  ardından,  Sümela  Manastırı  gezisi  için  yola  koyuluyoruz.  Trabzon'un  Maçka  ilçesine  17km.  uzaklıktaki  bu  manastır,  Anadolu'daki  en  önemli  ortodoks  kilisesidir.  Muazzam  fotoğraflar  var,  szlerle  elbette  paylaşıcağım.  Bu  arada  şunu  söylemeden  geçemiyeceğim.  Çok  sevgili  arkadaşım,  dostum,  ablam  sevgili  Canan ( Öner ) 'ın  çektiği  fotoğrafları  kullanıcağım  blogda.  Muhteşem  fotoğrafların  devamını  görmek  için,  foto  community  adlı  siteyi  ziyaret  etmeniz  yeterli.
Sümela  Manastırı'nın  yapım  tarihi  13.yy.a  dayanmakta.  Sonradan  bazı  duvarları  fresklerle  süslenmiş.  Bu  fresklerde  işlenen  konular  İncil'den  alınmış  sahneler,  Hz.  İsa  ve  Meryem  Ana'nın  hayatı  ile  ilgili.  Bazı  odalardaki  dolaplar,  ocaklar  ve  hücreler  ile  Türk  sanatının  etkileride  görülür.    Bu  konumu  itıbarı  ile de  çok  etkileyici  olan  Manastır  Trabzon'da  görülmesi  gereken  yerlerin  başında  geliyor  bence.
Sümela  Manastırı'dan  sonra,  Hamsiköy'e  varıyoruz  ve  Zigana  Geçitine  gidiyoruz.  Gümüşhane - Trabzon  karayolunun  60.km sinde  bulunan  Zigana  Geçidi,  Gümüşhane'ye  bağlı.  Trabzon'a  120km.  uzaklıkta.  Geçit  2032 mt.  yükseklikte.  Yılın  beş  ayı  karla  kaplı  olan  Zigana'da  konaklamada  yapılacak  bir  kayak  tesisi  var.  Kendin  pişir  kendin  ye  türü  tesislerde  bolca  bulunuyor.  Zigana,  Hamsiköy  sütlacı  ile  meşhur.  Buraya  kadar  gelip  sütlaç  yemeden  dönülmez  tabiiki....
Şimdide  beni  en  çok  etkileyen  yapılardan  biri  olan,  Atatürk  Köşk'ünü  görmek  için  Trabzon'a  dönüyoruz.  Trabzon'a  geldiğinde  kaldığı  bu  köşk  daha  sonra,  Trabzon  halkı  tarafından  Ata'ya  hediye  ediliyor.  Ölümünden  sonra da  kız  kardeşi  Makbule  hanıma  kalıyor,  O da  tekrar  devlete  bağışlıyor.  Böylece  şu  anda  müze  olarak  gezilebiliyor.  Trabzon'u  tepeden  seyreden,  çok  güzel  bir  bahçeye  sahip,  zamanının  en  donanımlı  köşklerinden  birisi.









Atat

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder