Atatürk Köşk'ünde aklımız ve yüreğimizin yarısını bırakarak, yine çok güzel bir yapı olan, Ayasofya Kilisesine doğru yola koyuluyoruz. Kilisenin bahçesinde çok güzel ve sevimli bir çay bahçesi var. Bütün Trabzon'lular, pazar sabah kahvaltılarını burada alıyor diyebiliriz. Yöresel kahvaltı mönüsü çok lezzetli. Semaver le gelen çay da ayrı bir keyif tabii.
Kilise Trabzon Komnenos Krallığı tarafından 1238 - 1260 yılları arasında inşa edilir. Komnenos Krallarının taç giyme törenlerinde kullanılmış; Fatih Sultan Mehmet'in 1461 yılında Trabzon'u fethetmesi sonucu 1475'te camiye çevrilir. Günümüzde müze olarak kullanılmaktadır. Yapı : Kare haç planlı merkezi kubbelidir. Güney cephesinin alınlığı ise tezat konulu frizlerle süslenmiştir. Canan o kadar güzel fotoğraflamışki buraları. Sizlerle paylaşmadan olmuyor.
Trabzon'da ki bu tarih kokon gezimizin ardından ver elini Uzungöl diyoruz vee sevgili Muzo'nun müthiş kaptanlığında Akçaabat'ta molamız olmazsa olmaz. Çünkü öğlen meşhur Akçaabat köftesi yemek için sabah kahvaltısını bile doğru dürüst yiyememiştik...
Yemek sonrası 2 saatlik bir yolculuktan sonra Sürmene, Of, Çaykara üzerinden Uzungöl'e varıyoruz. Bu yolculuk sırasında sağlı sollu manzara müthiş. Genelde uzun ara yolculuklar sırasında uyumayı adet edinmişimdir. Karadeniz hariç. Uyursanız o kadar şey kaçırıyorsunuz ki. Her adımda ayrı bir güzellik. Bunları atlamamak için dinç olmak şart. Kahve bize yardımcı oluyor yol boyunca. Muzo bize yolda çok güzel seçilmiş karadeniz müzikleri çalıyor. Güle oynaya çıkıyoruz, Uzungöl'e yakın Haldizen deresinin hemen yanında çaylarımızı yudumluyoruz. Derenin üstünde taş bir köprü var. Çay bahçelerinin hemen yanıbaşı. Ben bizzat çay topladım. Fakat göründüğü kadar kolay iş değilmiş. Binbir güçlükle çıktım da, inmesi daha zor. İnsan yamaçdan çayların üstünden kayıyor aşağı. Zaten buralarda kız istemeye gidince, rampaya iyi srıyormu diye sorarlarmış. ( işin esprisi herhalde ). Yeter kızımız, burada bize hamsili mısır ekmeği yaptı. Bu kadar mı güzel olur allahım. .. Ertesi gün inerken tekrar uğrayıp, birde yolluk aldık yanımıza. Aman ne makbule geçti bilemezsiniz. Yeter, tipik bir karadeniz kızı. Girişken, konuşkan, becerikli eskilerin deyimiyle elli kollu, cin gibi. Kırmızı yemenisi, kırmızı çorabı, kırmızı kemeri ve yeleğiyle. Fotoğraftan fırlamış gibi.. Çok tatlı. Tek derdi evlenmek. Hayırlısıyla kendine göre birini bulur umarım.
Trabzon Çaykara'da bulunan Uzungöl, Trabzon'a 99, Çaykara'ya 19 km. uzaklıkta. Deniz seviyesinden 1090 mt. yükseklikte bulunan göl, dik yamaçlar ve muhteşem bir orman örtüsüyle çevrili. Uzungöl, yamaçlardan düşen kayaların Haldizen deresinin önünü kapamasıyla oluşmuş. Trekking, kuş gözlemi ve botanik turları yapılabiliyor, civardaki yaylalara gezi düzenleniyor. Bir çok konaklama tesisi var. Biz İnan Kardeşler Otel'de kaldık. Ayrıca bungalovlarıda var.
Uzungöl'ün boyu 1000 mt. eni 500 mt. derinliği ise 15 mt. Göl çevresinde yaptığımız yürüyüşler, o kadar zevkli ki anlatamam. Bir çok defa gelme fırsatım olduğu için, yağmurda, çamurda, güneşli havada, soğukta yürüyüşler yapma imkanım oldu. Hepsi ayrı bir keyif inanın. İlk geldiğim seneler, Uzungöl çevresi düzenleme çalışmaları başlamıştı. Şimdi bitti. Gerçekten çok güzel oldu. Uzungöl'ün biraz yukarısında Demirkapı yaylası benim Türkiye'de ki favori yerim diyebilirim. Ciddi ciddi buradan bir yer alıp, ev yapmayı hayal ediyorum. Yemyeşil, açıklık, bitki örtüsünü anlatmama gerek yok sanırım. Yeşilin her tonu ve yaylanın ortasından geçen bir dere.
Uzungöl'de kaldığımız otelin sahibi bey çok sanatkar ruhlu, bütün odalar ve otelin iç - dış mekan heryeri, kurumuş ağaç kökleri şekil verilerek yapılmış heykellerle dolu. Değişik bir atmosfer. Ayrıca her yerde özlü sözler yazılı.
- Başkalarından en fazla şüphe edene en az güvenilmelidir.
- Hayat, arkadaşlıktan daha büyük hediye vermez.
- Düşmanlarınızı sevin çünkü onlar kusurlarınızı açıkça söyler.
Bu da Ali Canip Olgunlu'dan;
- Herşey için çok geç ama ancak o kadar şey içinde erken, erken olarak nitelendirdiğin şeyler için acele et, çünkü az sonra çok geç olabilir.......
Ruhumuzu beslediğimizi düşünüyorum. Öyleyse devam edebiliriz.
Uzungöl'de ki gecemizden sonra, ertesi sabah rotamızı, Rize, Fırtına Deresi ve Ayder Yaylasına çevirdik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder